Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’ndan (AFAD) alınan bilgiye göre 11 Mart Cumartesi günü saat 22.35’te merkez üssü Adana’nın Yüreğir ilçesinde 4.0 büyüklüğünde deprem kaydedildi. Bir gün sonra da saat 15.31’de merkez üssü Adana’nın Saimbeyli ilçesinde 4.4 büyüklüğünde deprem oldu. Çevre ilçelerden de hafif şekilde hissedilen depremlerde herhangi bir olumsuzluk yaşanmadı. Ancak Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerden büyük ölçüde etkilenen ve yıkımların meydana geldiği kentte vatandaşlar arka arkaya gelen sarsıntılarla büyük korku yaşadı.
Depremin etkili olduğu bölgelerde ilk günden bu yana ekibi ile birlikte saha araştırmalarını sürdüren Prof. Dr. Ulvi Can Ünlügenç, 4.0 ve 4.4 büyüklüğündeki depremlerin Kahramanmaraş merkezli meydana gelen 7.7 ile 7.6’lık büyük depremlerin artçısı olduğunu, Adana merkezli yaşanabilecek herhangi bir depremin öncüsü olmadığını vurguladı. Prof. Dr. Ünlügenç, “Hafta sonu meydana gelen Ceyhan’ın güney taraflarındaki deprem bu bölgede beklenen artçı bir depremdir. Yani bireysel ya da öncü değildir. Bu bölge Ceyhan-Karataş Fayı olarak tanımlanmaktadır. Amanos Fayının kuzey bloku Savrun, Toprakkale Fay Zonu üzerinden bölgeye sınırlı stres transferinin olması, zaman zaman bölgedeki aktif fay zonları boyunca bu tür küçük-orta depremleri meydana getirebilir “diye konuştu.
Ceyhan merkezli depremin yaşandığı bölgede yaptıkları gözlemi de aktaran Ünlügenç, “Bu bölgede yaptığımız incelemelerde Haylazlı’nın güney-batı taraflarında Akdeniz’e yakın konumda yer yer küçük sıvılaşma yapılarını ve küçük ölçekli kırılmaları da gözlemledik. Arazideki Yumurtalık Fay Zonu üzerindeki bu tür kırık ve sıvılaşmalar olağandır. Yine Karataş’ın doğu kesimlerinde yaptığımız gözlemlerde Adalı ve Bebeli bölgelerinde Ceyhan Nehri’nin Akdeniz’e döküldüğü delta bölgesi yakınlarında nehrin akış yönüne paralel olmak üzere her iki yakasında meydana gelmiş olan arazi yarılmaları, Kahramanmaraş merkezli ilk depremler sırasında zeminin sıvılaşma özelliği göstermiş olması nedeniyle meydana geldi” diye konuştu.
Saimbeyli’de yaşanan 4.4 büyüklüğündeki depremin ise Sürgü-Çardak-Göksun fayının döngü yaptığı uç, burun kısımda meydana geldiğini kaydeden Prof. Dr. Ünlügenç, şöyle konuştu:
“Bu da beklenen artçılardandır. Zaman içerisinde bölgemizde bu tür depremleri yaşayacağız. Ama Savrun fayı üzerinden aşağı doğru bir stres uzanımının oluşup oluşmayacağını inceleyeceğiz. Savrun Fayı doğrultu bileşeni olan normal bir fay konumunda olup güneybatıda uzanacağı kesim Kozan Fayı olacaktır. Kozan Fayı da Kozan bölgesinden Çukurova bölgesinin kuzey taraflarından Çatalan Barajı’nın kuzeyinden kuzey-doğu, güney-batı uzanımlı olarak Tarsus’a doğru uzanan doğrultu atım bileşenli normal bir fayımız olup, uzun bir süredir hareketsiz durumda görünüyor. Zaman zaman o fay zonu üzerinde 2.5, 2.7’lik artçıları da gözlemleyebilmekteyiz. Bölgede son 1 hafta içerisinde 20 civarında 4 ve üzerinde büyüklükte depremler meydana geldi. Gelecek zamanlarda hem bunların sayıları hem de büyüklükleri giderek düşecektir. Kahramanmaraş’ta 7.7’lik deprem birkaç yüzyıl boyunca biriktirmiş olduğu enerjiyi birden açığa çıkardı. İlk depremin 9 saat sonrasında da yine benzer büyüklükte ikinci bir depremin oluşmasını tetikledi. Dolayısıyla bölgemizdeki bu tür orta-küçük depremler ile yer kabuğu içerisinde biriken enerjinin zaman zaman zayıf zonlar boyunca salınmasının, uzun süre yer kabuğu içinde birikmemesinin iyi olduğunu düşünüyorum.”