Kartalla avlanan avcılar Orta Asya’nın berkutçi geleneğini kuşaklar boyunca devam ettiriyor.
Moğolistan’ın batısındaki Altay bölgesi yeryüzünün ulaşılması en zor yerlerinden biridir. Pek yol geçmez buralardan. Moğolistan, Kazakistan, Çin ve Rusya ile sınırı olan Altay Dağları’nın karlı dorukları aşılmaz engellerle doludur.
Bayan Olgii bölgesinde 3000 metrelik bir doruktayım. Bikbolat soylu görünümlü bir etnik Kazak. Kafasında tilki kürklü bir şapka, sırtında koyun derisinden bir giysi. Kolunda taşıdığı kartal, heyecanla av arıyor.
DERGİ – Timurlenk’in başkenti: Semerkant
Bikbolat bölgede kartalla avlanan 250 kişiden, Orta Asya’nın berkutçi adı verilen 6000 yıllık bu geleneğini yaşatan az sayıda insandan biri.
Cengiz Han ile Kubilay Han’ın da binlerce avcı kuşunun olduğunu anlatır ünlü gezgin Marco Polo.
DERGİ – Hindistanlı milyarderlerin görkemli konakları
Bayan Olgii bölgesinde nüfusun çoğunluğunu etnik Kazaklar oluşturur. Bunlar 1800’lerin ortalarında Rus İmparatorluğu tarafından buraya sürülmüştür. Bu Kazaklar modern dünyadan uzak, yurt adını verdikleri yuvarlak çadırlarda zorlu kışlara maruz bir yaşam sürdürür ve kartalları eğiterek at sırtında avlanırlar.
Avcı ile kartal arasındaki bağ oldukça güçlüdür. Bu güveni oluşturabilmek için kartalların küçükken eğitilmesi gerekir. Çocuklara ve koyunlara zarar vermemeyi öğrenirler böylece. Dişi kartallar erkeklerden daha ağır oldukları için daha iyi avcıdırlar ve daha büyük av getirirler.
DERGİ – Türkiye’de unutulan imparatorluk şehri: Ani
Kartalların eğitilmesi yıllar alabilir. Eğitilmiş kartal, at sırtındaki avcının sol kolu üzerine yerleşir. Tecrübeli bir avcı, kolundaki hafif bir basınçtan kartalın avının kokusunu aldığını hisseder.
Bazı Kazak avcıları eski Rus yapımı tüfekleriyle arada bir tavşan avlasa da av işini esas olarak kartallar yapıyor. Kartalların gözleri insanın görme kapasitesinden sekiz kat daha güçlü.
En çok avladıkları hayvanlar kürkleriyle ünlü tilki ve dağ sıçanı olsa da güçlü olanları baykuş, kurt ve hatta kar leoparı bile avlıyor.
Av daha çok kartalların en zayıf ve aç oldukları kış mevsiminde gerçekleşiyor. Ben gittiğimde sonbahardı. Bikbolat aşağıda önümüzde uzanan steplere bakarak başını salladı. Kar yağmaması iz sürmeyi zorlaştırıyordu.
Av için uygun bir zaman değildi. Kolundaki kuşun sakin ve tetikte olmasını sağlamak için gözlerini kapatmıştı. Dağın eteğine birkaç et parçası yerleştirdikten sonra kartalın gözlerini açarak uçurdu.
Olgii’de her Eylül kartal avcıları festivali olur. Burada avcılar av hünerlerini sergiledikleri gibi, at üstünde kökbar, tenge ilu gibi geleneksel Kazak oyunları da oynanır.
Kız kuu adlı oyunda kadınlarla erkekler at üstünde yarışır. Erkek kazanırsa bir öpücük alır, ama bitiş çizgisinden önce kadını yakalayamazsa kadın erkeğin arkasından at sürerek onu kırbaçlamaya çalışır.
Fakat bütün bu eski gelenekler yakında ortadan kaybolabilir.
Moğol otlaklarında son yıllarda fazla hayvan otlatılması bölgedeki yaban hayvanlarının azalmasına neden oldu. Ayrıca turizm baskısı da var. Kazaklar artık ek gelir elde etmek için çocuklarını şehre gönderiyor. Bikbolat avcılığın artık hayati bir ihtiyaç olmadığını söylüyor.
kazak ve kartalImage copyrightDAVE STAMBOULIS
Fakat kürk şapkalar ve pelerinler hala av hayvanlarından yapılıyor. Avcılar kartallara saygılı davranıyor ve 10 yıldan sonra onları doğada serbest bırakıyor.
Ayrıca kartalı eğitip arada güçlü bir bağ oluşturma becerisi Kazaklarda erkek çocukların erişkinliğe geçmesinin bir göstergesi olarak da işlev görüyor.
Bikbolat avcıların yaşamını özetleyen bir Kazak atasözünü hatırlatıyor: “Hızlı at ve korkusuz kartal Kazakların kanadıdır.”
Bu makalenin İngilizce aslını BBC Travel sayfasında okuyabilirsiniz.