KESK Adana Kadın Meclisi SES Adana Şubesi’nde kadın cinayetleriyle ilgili basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı topluluk adına SES Kadın Sekreteri Selma Çınkır okudu.
Şiddetin önlenebilir bir halk sağlığı sorunu ve bir suçu olduğunu söyleyen Çınkır, “Gücünü toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden alır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan, erkek/devletin kadınlar üzerinde zorbaca hakimiyet kurma isteği nedeniyle her yıl ülkemizde yüzlerce kadın katledilmektedir” dedi.
ÇINKIR: 2023 YILINDA TÜRKİYE’DE 315 KADIN, İLİMİZDE 18 KADIN ERKEK ŞİDDETİ SONUCUNDA KATLEDİLDİ
Katledilen kadınların verilerini toparlamak durumunda bırakıldıklarını aktaran Çınkır, “2023 yılında da kadınlar, sadece kadın oldukları ve boyun eğmedikleri için şiddete maruz kaldı ve katledildi. Geride bıraktığımız 2023 yılında Türkiye’de 315 kadın, İlimizde 18 kadın erkek şiddeti sonucunda katledildi. Yine Türkiye genelinde 248 kadın, Adana’da ise 5 kadın şüpheli ölüm olarak kayıtlara geçti” şeklinde konuştu.
ÇINKIR: KADINLAR ŞİDDETE BOYUN EĞSİN, ŞİKAYET ETMESİN İSTENİYOR
Çınkır, açıklamasının devamında şunları söyledi:
“İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış kararıyla, etkili şekilde uygulanmayan 6284’ü kaldırma iştahlarıyla, kadın örgütlerini kapatma girişimleriyle, Medeni Kanunu’nda ve Anayasa’da gerici düzenlemeler yapma hevesleriyle, uyguladıkları cezasızlıkla-iyi hal indirimleriyle, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşmalarıyla, kadınlara “Erkeğinize hizmet edin, itaat edin” diyen kuruluşa milyarlarca lira kaynak ayırmalarıyla en nihayetinde zehirli dil ve uygulamalarıyla toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirerek adeta kadın cinayetlerini meşrulaştırmaya çalışmakta, kadınları daha fazla şiddete açık hale getirmektedirler. Kadına karşı şiddetin temel sebebini cinsiyet eşitsizliği olarak tanımlayan İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz çıkışla, Sözleşme’nin şiddetle mücadelede devlete yüklediği önleyici sorumluluklar da terkedildi. Topluma anlatılanın aksine Sözleşme’den çıkılmasının asıl nedeni bu tanım ve yükümlülüklerdi. Hukuksuz çıkış kararı potansiyel failleri cesaretlendirirken, kadınların şiddete karşı direnme gücünü zayıflattı. İstanbul Sözleşmesi’nin ulusal mevzuatta tamamlayıcısı olarak hazırlanan 6284 sayılı Şiddetle Mücadele Yasası, çarpıtılmış iddialarla aşındırıldığı için uygulamada çoğu zaman devre dışı bırakılıyor. Amacı, kadınları ve çocukları şiddetten korumak olan bu Yasa da aile düşmanı ilan edildi. Ailenin asıl düşmanının şiddet olduğu gerçeğinin üzeri kapatılıyor, kadınlar şiddete boyun eğsin, şikayet etmesin isteniyor.”
ÇINKIR: ‘HERKES HER ŞEYDEN SORUMLUDUR’ YAKLAŞIMINI TEMEL ALARAK, TÜM TOPLUMU BİRLİKTE MÜCADELE ETMEK İÇİN SORUMLULUK ALMAYA DAVET EDİYORUZ
“Sesimizin sözümüzün ulaştığı her yerde, cinsiyet eşitsizliğinin şiddetle hatta ölümle sonuçlandığını anlatacak; asıl sebebin, eşitsizliği pekiştiren her söz ya da sessizlik, her eylem ya da eylemsizliktir diyeceğiz. ‘Herkes her şeyden sorumludur’ yaklaşımını temel alarak, tüm toplumu kadın erkek eşitsizliğinin diğer bütün eşitsizlikler kadar önemli olduğunu görmeye ve bu konuda birlikte mücadele etmek için sorumluluk almaya davet ediyoruz” diyen Çınkır, asıl meseleyi çözmek için yola çıkan kadınların, önlerine çıkan engellerle hedeflerine ulaşıncaya kadar hiç duraksamadan mücadele etmeye devam edeceklerini vurguladı.
Çınkır, açıklamasının devamında şunları söyledi:
“Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini garanti altına alan yasalara; Anayasa’ya Medeni Kanuna 6284 sayılı kanuna, İstanbul Sözleşmesine ve diğer temel haklarla ilgili sözleşmelere dokunma, uygula demeye devam edeceğiz. Yoksullaştırılmayı reddeden, güvencesiz çalışmaya zorlanan, iş bulamayan ya da haklarını korumak için sendikalara üye olduğu için asılsız suçlamalarla işten çıkarılan kadınların hayatıyla ilgili bakanlıklara cinsiyete duyarlı bütçe oluşturun demeye devam edeceğiz. Demokratik, laik, toplumsal cinsiyet eşitliğinin ve barışın sağlandığı bir ülke için çalışmaktan yorulmayacağız.”