TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, yaşanan son depremler ile Sel afetlerinin temiz suya ihtiyacı bir kez daha gösterdiğini belirterek, Su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı için bütüncül bir yaklaşımla dirençli kentlerin oluşturulması gerektiğini söyledi.
Bu yıl “ Ortaklıklar ve İşbirliği Yoluyla Değişimi Hızlandırmak” temasıyla dikkat çekilen “Dünya Su Gün” nedeniyle açıklama yapan JMO Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, “Su tüm canlı yaşamın temel gereksinim maddelerinden biri olup yeterli ve temiz suya erişim temel bir insan hakkıdır. Ancak bugün dünyada 750 milyondan fazla insan temiz içme suyundan yoksun ve temel ihtiyacını karşılayamaz durumdadır” dedi.
TEMİZ SUYA ERİŞİM ZORLAŞTI
Hızlı kentleşme sürecinin, doğal ortamların zarar görmesini ve geniş alanların ekolojik dengesinin bozulmasına yol açtığına değinen Dr. Tatar Küresel ısınma, kuraklık, iklim değişikliğinin etkileri, hızlı ve çarpık kentleşme gibi sebeplerle Türkiye’de su kaynakları üzerinde oluşan baskının gün geçtikçe arttığına dikkat çekti. JMO Şube Başkanı Dr. Tatar, şöyle devam etti:
“Ülkemizde 6 Şubat ve 20 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen 7.7, 7.6 ve 6.4 büyüklüğündeki depremler 11 kent, belde ve köylerinde büyük bir afete neden olmuştur. Bu depremlerde Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı “Deprem Sonrası Değerlendirme Raporuna” isale hatları, içme suyu şebekeleri, içme suyu arıtma tesisi, 10.000 m3 depolama hacmine sahip su deposu, 45 adet su deposu yanı sıra atık su arıtma tesisleri, pompa istasyonları ve kanalizasyon şebekeleri zarar görmüştür. Afetlerin ardından kanalizasyonun temiz suya karışması nedeniyle içme ve kullanma suyuna erişim zorlaşmıştır.”
“BÜTÜNLEŞK BİR SU YÖNETİMİNE İHTİYAÇ VAR”
Su kaynaklarımızın korunması ve sürdürülebilir kullanımı için her alanda ve sektörde bütünleşik bir ”su yönetimi ”ne ihtiyaç olduğunu ve kurumlar arası eşgüdümün son derece önemli olduğunu vurgulayan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, “Dünya Su Gününü” kutlayarak yapılması gerekenler hakkında bilgi aktardı.
- Suyun doğal çevriminin sürdürülebilmesi ve canlı yaşamın devamının sağlaması adına, suyu ticari bir meta olarak gören anlayış yerine, suyun tüm canlılar için yaşamsal bir hak olduğu gerçeğinden hareketle bir çerçeve “Su Yasası” çıkarılmalıdır.
- Türkiye’de küresel iklim değişikliğinin etkileri de dikkate alınarak “kuraklık”, ulusal afet mevzuatımıza dâhil edilmelidir.
- Kentleşme, sanayileşme ve tarım politikaları yeniden gözden geçirilerek yüzey ve yeraltı suyu kirliliğine neden olan unsurlar önlenmelidir.
- Yaklaşık sayıları 1.000.000’nu bulan kaçak kuyular aracılığıyla, yeraltı sularımızın tüketilmesine izin verilmemelidir.
- Dirençli kentlerin oluşturulması, afet sonrası hasar tespit çalışmalarının kısa sürede tamamlanarak arızaların giderilebilmesi için şebeke izleme sistemlerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Su ve Kanalizasyon İdarelerinin yalnızca büyükşehir belediyelerinde değil, diğer belediyeler bünyesinde de kurulması gerekmektedir.
- Atık sularımız, özellikle su kıtlığı çekilen yerlerde yeniden kullanılabilir hale getirilmeli, şehir ve sulama şebekelerinde kaçakların önlenmesine yönelik tedbirler alınmalı, kent içi rekreasyon alanlarında yüzey suyu depolanması işlevi de gören peyzaj düzenlemeleri yapılmalıdır.
- %20 si sanayi sektöründe kullanılan tatlı su kaynaklarımız, sanayi sektörlerinde ileri teknoloji ve atık su kullanımı yaygınlaştırılarak korunmalıdır.
- Ülkemizde tatlı su kaynaklarının 2/3’ü vahşi sulama yöntemleri kullanılarak tarımsal ürünlerin sulanmasında kullanılmaktadır. Bunun yerine salma sulama yönteminin kullanımı hızla değiştirilmeli, ileri teknoloji yöntemleri veya damlama sulama yöntemleri kullanılarak tarımsal alanların sulanması sistemine geçilmelidir.