LÖSEV ile el ele lösemi ve kanser mücadelesi veren gençlerin gözünden ‘Ben Bir Kahramanım’ adlı fotoğraf sergisi Ramada Otel’de açıldı.
Bir hafta boyunca açık kalacak ve 40 fotoğrafın bulunduğu sergi öncesi konuşan LÖSEV Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Pediatrik Hematolog Onkolog Dr. Üstün Ezer, “1994’lü yıllarda tedaviyi bırakma oranı yüzde 54’tü. Çocuklar lösemiden ölmüyorlardı. Enfeksiyondan, kanamadan, açlıktan ve yokluktan ölüyorlardı. LÖSEV’le iyileşme oranını yüzde 20’den yüzde 94’lere çıkardık” diyerek dünyada az görülen bir başarı grafiği yakaladıklarını söyledi.
LÖSEV Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı’na kayıtlı lösemi mücadelesi veren 14-25 yaş arasında 9 genç, Adana’da ‘Ben Bir Kahramanım’ Projesi için eğitim alarak fotoğrafçılık sanatı ile buluştu. Kent yaşamına katkı sunan fotoğrafçı Dr. Haluk Uygur ve başkanlığını yaptığı Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği üyeleri tarafından yaklaşık 6 hafta süren fotoğrafçılık ve sanat tarihi eğitimleri alan gençler eğitim sonrası Toyota Türkiye CEO’su Ali Haydar Bozkurt, Gazeteci Yazar ve Uluslararası Çukurova Sanat Günleri Direktörü Çetin Yiğenoğlu, Altın Koza Yönetim Kurulu Başkan Vekili İsmail Timuçin, Hüsn-i Hat ve Sedef-metal Naht Oygu Sanatçısı Mesut Dikel ve kızı Ressam Eda Dikel Akdoğan, Müzisyen Besteci-öz Yazarı Serhan Kelleözü, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Yeşim Yalçın Mendi, Prof. Dr. Yıldız Aka Kaçar ve Prof. Dr. İlknur Solmaz ile bir araya geldi. Her eğitimin ardından konukların fotoğrafları Barok sanatının kurucusu Caravagio’nun ilk kez kullandığı ışık sistemi olan “Karanlığı Delen Işık” anlamına gelen Caravaggio Işığı tekniği ile çekildi. Çekilen fotoğraflar 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası boyunca ‘Ben Bir Kahramanım’ fotoğraf sergisi ile sanat severlerle buluşturuldu. Lösemiye karşı farkındalık oluşturmak amacıyla çeşitli etkinliklerin düzenlendiği 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası’nın ilk günü olan 2 Kasım’da başlayan ve LÖSEV’in kuruluş yıldönümü 8 Kasım’a kadar devam edecek olan sergi Adana Ramada Hotel & Suites by Wyndham Otel’in ev sahipliğinde gerçekleştirildi.
“GECENİN KAHRAMANLARI…”
Fotoğraf sergisinin açılışının sunumunu yapan genç Yusuf Yanar da aynı zamanda lösemiyi yenen bir kahraman olarak dikkat çekerken, açılış konuşmasını LÖSEV Adana İl Koordinatörü Betül Özgüven yaptı. Gecenin baş kahramanlarının tedavisi devam eden veya bitmiş çocuklardan oluştuğunu belirten Özgüven, kahramanların hayata tutundukları başarı hikâyeleriyle Adana’yı yurt içi ve yurt dışında temsil eden konukların başarı hikâyelerini sanat eseri haline getirilen fotoğraflarda bir araya getirdiklerini söyledi.
Her çocuğun bir kahramanı olduğunun altını çizen Özgüven, “Bizim çocuklarımızın kahramanı da LÖSEV’in kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı lösemili çocuklar ve LÖSEV ailesinin şirin babası Pediatrik Kemotolog Onkolog Dr. Üstün Ezer’dir” diyerek, Dr. Ezer’i konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet etti.
EZER: “ARKANIZDA GÜÇLÜ BİR ORDU YOKSA…”
Projeyi hayata geçiren herkesin kendileri için çok kıymetli olduğunun altını çizen LÖSEV Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Pediatrik Hematolog Onkolog Dr. Üstün Ezer, “Siz ne kadar güçlü bir komutan olursanız olun, lider olursanız olun, arkanızda güçlü bir ordunuz yoksa hiçbir şey yapamazsınız” şeklinde konuşarak emek verenlere teşekkür etti.
En büyük teşekkürü de bu hastalıktan iyileşen kahraman gençlere yapan Dr. Ezer, “Çünkü biz, doktor olarak ne yaparsak yapalım eğer onlar iyileşmeselerdi, onlar inat edip hayata tutunmasalardı başaramazdık. Bu hastalıkla üç sene boyunca mücadele ederek neler çekerek hiçbir şey olmamış gibi iyileşen ve bugün bu güzel konuşmayı profesyonel sunucu gibi yapan arkadaşımız başta olmak üzere, hastaneden gelen minik çocuklarla da beraberdik. O minik savaşçılara, kahramanlara huzurunuzda teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“ÖLÜME ÇARE BULAMADIM AMA…”
Doktor olmaya 5,5 yaşında karar verdiğini ifade eden LÖSEV Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Üstün Ezer, “O yaşta okulda aşımı yapan doktordan esinlenerek doktor olmaya karar verdim. Hiç değiştirmedim. ‘Niye doktor olacaksın?’ dediler. ‘Ölüme çare bulmak istiyorum’ dedim. Evet, ölüme çare bulamadım ama o neşeli çocukların ölmesine çare bulduk” şeklinde konuşarak bakış açısına dikkat çekti.
“NİYE ÖLÜYOR BU ÇOCUKLAR?”
Hasta çocukların nasıl tedavi edileceğinden tutun da, bunun altında nelerin yattığına baktıklarında hemen hemen hepsini kaybettikleri lösemili çocukların aslında lösemiden ölmediklerini gördüğünü ifade eden Dr. Ezer, “O zaman bu kadar global bir dünya yoktu. Hocalarımıza soruyorduk. Kitaplarda okuyorduk. Hocalarımız diyorlardı ki, ‘bundan kurtuluş yok, çocuklar’. Ya niye ölüyor bu çocuklar? İşte o bakış açısı. O çocukluktan ve küçüklükten beri bir başka bakış açısı. Bu çocuklar, bu lösemili çocukları ne yazık ki hepsini kaybettik. Bu çocuklar lösemiden ölmüyorlar. Enfeksiyondan ölüyorlardı. Kanamadan ölüyorlardı. Açlıktan ölüyorlardı ve yokluktan ölüyorlardı. O zaman tedaviyi yarıda bırakma oranı kaçtı biliyor musunuz? Çok acı. 1994’lü yıllarda yüzde 54’tü” diye konuşarak acı gerçeğe parmak bastı.
LÖSEV’İ NASIL KURDUKLARINI ANLATTI
90’lı yıllarda, LÖSEV’den önce yaşananları anlatan Dr. Ezer, önünde iki seçeneğin olduğunu belirterek, “Ya mesleği bırakacaktım. Ya da bu işi bir şekilde çözecektim. İşte ben o zor tarafı seçtim. 1998’de 8 Kasım’da LÖSEV’i kurduk. Bir masa bir sandalye ama kocaman bir yüreğimiz vardı, inancımız vardı ve ‘biz bu işi hallederiz’ diyorduk. Giderek hastane yaptık, okul yaptık, köy yaptık. Bodrum’da tatil köyü yaptık, yaptık, yaptık. Çünkü hastalığı ilaçla yenemiyorsunuz. İstediğiniz ilacı verin. Başarı oranı yüzde 50’yi geçemiyor. Öbür yüzde 50; iyi beslenme, hijyenik ortamda yaşama ama en önemlisi moral. Hayata bağlanmalı. Umut, sevgi, iyilik gerçekten onunla birlikte mücadele ettikleri zaman baktım ki hızla iyileşme grafiğimiz artıyor. Bugün gururla söylerim. Dünyadaki kaç hastane yüzde 94 başarı elde etti. Yüzde 20’den yüzde 94’e çıkan iyileşme oranını yakaladık. Yüzde yüz olmaz mı? Olacak. Ben inanıyorum” diyerek, çok yakın zamanda bazı müjdeler vereceğinin altını çizdi.
UYGUR: “VAR OLANI YAPIYORSANIZ, BİLİM İNSANI, SANATÇI OLAMAZSINIZ”
Fotoğrafçı, Yazar, Tıp Doktoru, Araştırmacı Altınoran Düşünce ve Sanat Platformu’nun kurucusu ve Başkanı, Proje Yönetmeni Doktor Haluk Uygur da ters bir kişiliğe sahip olduğunun altını çizerek başladığı konuşmasında, ters olmanın aksi olmak olmadığına vurgu yaptı.
Ters olmanın bir yaradılıştan geldiğini iddia eden Dr. Haluk Uygur, “Var olana razı olmamak demektir. Zaten bilim ve sanat buradan çıkar. Eğer ki var olanı yapıyorsanız sadece bir uygulayıcısınız. Bilim insanı olamazsanız, sanatçı olamazsınız. Var olana teslim olmamaktır. Tabii ki bu teşvik zaman zaman sürtüşmelere de sebep olabilir. Çünkü, farklı bir şey mi söylüyorsunuz? Farklı bir hedefiniz mi var?” diyerek, fotoğraf eğitimi alan gençleri ve eğitmenleri de yanına çağırdı.
Sanatın zorluklar karşısında mücadele ederek yeni bir şey ortaya çıkartmak üzere oluşturulmuş bir düşünme alanı olduğuna vurgu yapan Dr. Uygur, “İşte biz böyle bir güçlü ekiple böyle kahramanlarla bu düşünme alanını oluşturduk” diye konuştu.
Daha sonra projeye emekleri geçenlere plaket takdimi yapıldı. Adana Ticaret Odası Başkanı Yücel Bayram adına ATO Genel Sekreter Yardımcısı Erhan Yener’e, Ramada Otel Yatırımcısı Selçuk Tansalar’a, Altıneller Koleji Yönetim Kurulu Başkanı Ali Şahin’e, Yıldırım Proje Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yıldırım’a, Onatçı Grup adına Canan Onatça’ya plaketlerini LÖSEV Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Pediatrik Hematolog Onkolog Dr. Üstün Ezer takdim etti.