Havalar aşırı sıcak diye Adana’nın soğutulması konusunda “zeplin” meselesini yeniden gündeme taşımıştım. Bazı arkadaşlar “vantilatörü unutmuşsun, o proje çok daha önemli. Yaşama geçseydi Adana’da insanlar yaz aylarında paltoyla gezerdi” deyince söz konusu anıyı da yeniden paylaşıyor, yorumu yine sizlere bırakıyorum…
GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ…
Gazetecilik mesleğine yeni başlayanlar “eskiler” için potansiyel bir “espri” malzemesidir…
“Stres atma” amaçlı birbirlerine “yaşanmamış” olayları haber yaptırmaya bayılırlar. (… dı. Maalesef günümüzde ne gazete bıraktılar, ne de gazeteci) Bu yönden bakıldığında çok “çileli” olduğu kadar, aynı zamanda “eğlenceli” bir meslektir.
Sevilmeyince yapılmaz, başlanınca bırakılamaz… Her türlü zorluğa, ekonomik sıkıntıya rağmen “virüs” gibi vücuduna girer insanın.
Dilerseniz sadede geleyim…
90’lı yıllar… Bir arkadaşımız haftalık gazete çıkarmaya başlamıştı. Gazetesinin adını duyurabilmesi için ‘atlatma’ haberlere ihtiyacı vardı.
Kimsenin görmediği, bilmediği, ancak kamuoyunu ilgilendiren haber bulmak için çırpınıp duruyordu.
Bunu fark eden “muzip” meslektaşları boş durmazlar ve “hikaye” tadındaki “sinsi” operasyonun düğmesine basarlar…
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti lokalinde “kısık” sesle, ama gazete sahibinin duyacağı “tonda” konuşmaya başlarlar.
Biri, “Kardeşim haberin var mı; Seyhan Belediye Başkanı Yalçın Akyol mükemmel bir projeyi yaşama geçirecekmiş. Toros Dağları’na devasa “vantilatör” yerleştirip, serin hava transfer etmesini, yaz aylarında Adana’nın “yayla” gibi olmasını sağlayacakmış” der.
Diğeri, “Vallahi süper bir haber. Başkan Akyol’la konuşup proje hakkında bilgi aldın mı?” şeklinde soru yöneltince, şu yanıtı alır, “Dünden beri ulaşamıyorum. Ankara’ya toplantıya gitmiş. Geldiğinde sekreteri görüştürecek. Aman aramızda kalsın ve kimse duymasın”…
Konuşmalara “kulak misafiri”(!) olan gazete sahibi heyecanla bürosuna gider ve Yalçın Akyol’u telefonla arar “vantilatör” projesini sorar. (Başkan Yalçın Akyol, daha önce “muzip” gazeteciler tarafından bilgilendirilmiştir, ama bu arkadaşımızın haberi yoktur)
Akyol, haberi ne yalanlar, ne de doğrular. “Sizi anlıyorum Başkanım, gizli kalması lazım. Ama yine de proje hakkında kimseye açıklama yapmayın, gazetemin çıkmasını bekleyin” diyerek telefonu kapatır.
Ve sürmanşetten “Adanalı’ya müjde” … “Yalçın Akyol Toros Dağları’na devasa vantilatör yerleştirecek, Adana yaz aylarında yayla gibi olacak” diye duyurur…
Olay olağanüstü dikkat çekicidir, ne yazık ki uygulanma olasılığı yoktur.
İlk “operasyon” başarıyla sonuçlanmış gazete sahibi “haber atlatmıştır(!)”, ama meslektaşları da kahkahayı “patlatmıştır”… Saflığının kurbanı olan gazete sahibi, kandırıldığını anlayınca attığı sürmanşetten pişmanlık duymuş, ancak iş işten geçmiştir.
Mesleki anlamda feleğin çemberinden geçmiş gazeteciler “özel ve de güzel haber” için her konuya “balıklama” dalacağı bilinen gazete sahibine aynı hafta bir “mizansen” daha hazırlar.
O da şudur;
1989 yılında seçimi kaybeden Aytaç Durak’ın toplu taşımada devrim sayılabilecek “Gondol Projesi” vardır. Sözüm ona tüm hazırlıklar tamamlanmış, ihalesi yapılmış, ama yeni Başkan Selahattin Çolak bunu bir türlü uygulamamaktadır. Proje yaşama geçse, insanlar diledikleri yere DSİ sulama kanallarında yüzdürülen gondollarla gidecek, Adana trafiği böylece rahatlayacaktır.
Gazeteciler bunu da aralarında(!) konuşurlar. Olayı işiten gazete sahibi, önce inanmak istemez ancak, konuyu da “pas” geçemez.
Zira; haber mükemmeldir…
Bir hafta sonra yayınlanan gazetedeki makalesinde; “vantilatör” meselesiyle ilgili “İyi niyetimi suistimal ettiler, beni kandırdılar, olmayan konuyu manşetten haber yaptırdılar” diye sitem eder.
Okuyucularından özür diler, ama gazetenin aynı sayısında “Başkan Çolak’a soruyoruz”… “Durak’ın Gondol Projesi ne oldu?” şeklinde başka bir manşet atar.
Esasında kaş yapayım derken, göz çıkar.
Bu “mavra” uzun yıllar geçmesine rağmen meslektaşlar arasında halen konuşulur…