5 Aralık ‘Dünya Kadın Hakları Günü’ olarak kabul edilir. Bunun yanı sıra dünyada birçok ülkeden çok daha önce haklar elde eden Türk kadınlarına siyasi haklar tanıyan anayasa ve kanun değişikliğinin TBMM’de kabul edilişinin de yıl dönümüdür. Bu özel günle ilgili 2000 yılında Türk Kadınlar Birliği Adana Şubesi’nde görev alarak kadın hakları savunuculuğuna başlayan Adana Çocuk ve Kadın Hakları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Çiğdem Akça‘yla görüştük.

Kısaca kendinden bahseden Akça, “Sivil Toplum Kuruluşları (STK) Kadın Hakları alanında Kader, Kent Konseyi-Kadın Meclisi ve AKDAM Dernekleri’nde aktif görevler alarak Kadın ve Şiddet, Kadın ve Siyaset, Kadın ve İnsan Hakları, Kadın ve İstihdam olmak üzere hemen hemen her alanda mücadele verdim. 2013 yılında Adana Çocuk ve Kadın Hakları Derneği’ni kurarak, hak temelli savunuculuk çalışmalarıma devam ettim. Kadın ve Çocuklara yönelik olarak Sosyal, Hukuki, Psikolojik desteğe devam ediyoruz” şeklinde konuştu.

 

“NE TBMM’DE YETERİNCE KADIN VAR NE DE YEREL YÖNETİMLERDE”

5 Aralık Seçme ve Seçilme Hakkımızın 89. yıldönümünde, hala kadınlarımızın hak ettiği konumlarda olmadığını dile getiren Akça, “Bizler Eşit Temsili savunurken ne TBMM’de yeterince kadın var ne de yerel yönetimlerde” dedi.

Türkiye’deki kadınların milletvekili olabilmek için ilk adımı 1923’te attıklarını söyleyen Akça, “Bu adım, kadınların 1923 yılında Nezihe Muhiddin önderliğinde ilk kadın partisi ‘Kadınlar Halk Fırkası’nı kurma isteğiyle atılmıştır. Fakat 1909 Seçim Kanunu sebebiyle bu parti kurma girişimi, Kadınlar Halk Fırkası’nın Türk Kadınlar Birliği adlı derneğe dönüşmesi ile sonuçlanmıştı” bilgisini verdi.

Akça, 1924 anayasası hazırlanırken kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakkına sahip olmasının gündeme geldiğini ancak TBMM Genel Kurulu’nda bu hakların yalnızca erkeklere tanınması fikri ağır bastığından kadınlara siyasal haklar sağlanmadığını söyledi.

AKÇA, 5 ARALIK DÜNYA KADIN HAKLARI GÜNÜ’YLE İLGİLİ BİLGİ VERDİ

Gerekli yasal değişikliğin 1934 yılında Başbakan İsmet İnönü ve 191 milletvekilinin sunduğu Anayasa ve Seçim Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören yasa önerisi sonucu gerçekleştiğini bildiren Akça, konuşmasının devamında şunları söyledi:

“Öneri, 5 Aralık 1934’te Mecliste görüşüldü. Yapılan oylamada 317 üyeli Meclis’te, oylamaya katılan 258 milletvekilinin tamamının oyuyla değişiklik önerisi kabul edildi. Anayasanın 10. ve 11. Maddeleri değiştirilerek her kadına 22 yaşında seçme, 30 yaşında seçilme hakkı verildi. Bu anayasa değişiklikleri çerçevesinde İntibah-ı Mebusan Kanunu (Milletvekili Seçimi Kanunu)’nda 11 Aralık 1934’te yapılan değişiklikler sonucu anayasada tanınan haklar seçim kanunuyla da düzenlendi.”

Günümüzde kadınlara tanınan hakların çok yetersiz olduğundan söz eden Akça, kadınlar kanun önünde bazı haklara sahipken sosyal alanda bu hakların görülmediğinin altını çizdi.

“Kadın ve erkeğin TBMM ve yerel yönetimlerde eşit sayıda milletvekili ve meclis üyeleriyle temsil edilmelerinin en büyük hayallerinden biri olduğunu kaydeden Akça, “Bu sağlanırsa, fermuar sistemi seçim kanununa girerse %50  kadın %50 erkek temsiliyeti sağlanabilir” cümlesini kullandı.

 

“EĞER TÜRK KADINI BU HAKLARA SAHİP OLMASAYDI BUGÜN ÇAĞDAŞ TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NDE YAŞIYOR OLMAZDIK”

Akça son olarak kadınlara verilen haklarla ilgili de şu bilgileri verdi:

“Atatürk’ün ileri görüşleri doğrultusunda, 17 Şubat 1926 yılında, Türk Medeni Kanunu’nun kabulünü sağlayarak ileri düzeyde medeni haklar tanındı. Tek kadınla evlenme ilkesi geldi ve evlenebilmek için yaş sınırını koyuldu. Evlenecek olan kadın asla zorla evlendirilmeyecek, evlenmeye ait rızasını bizzat memura söyleyecek denildi. Velayet hakkı kadına da tanındı. Kadın ve erkek aynı oranda miras hakkına sahip olabildi. Erkeğin kadını istediği zaman boşama hakkı kaldırılıp yerine erkek ve kadın eşit şekilde ancak dava açarak belli sebeplerle boşanabilecekleri bir madde eklendi. Eğitim hakkı bile olmayan kadınlara bu hak sağlanarak seçme ve seçilme hakkı da sağlandı. Eğer Türk Kadını bu haklara sahip olmasaydı bugün çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşıyor olmazdık. Bu sebeple Ulu Önder Atatürk’ e minnettarız.

Kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkını elde etmesi; toplumsal hayatta gerçekleşen Atatürk Devrimleri’nden birisidir. 1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile önce belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma, ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları, 5 Aralık 1934’te Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı. Bu sebeple her 5 Aralık kadınlar olarak mücadelemize devam kararlılığımızı pekiştiriyor.”