Özkılınç, “Cilt kaplama mesleği teknolojinin gelişmesiyle çok kötü bir hale geldi. Özellikle insanlar artık kitap okumuyor. İnternetin çıkmasıyla beraber bilgiye bir tıkla ulaşabiliyorlar. Bununla beraber kitap saklama, kitabı muhafaza etme gibi bir durum da kalmadı maalesef. Yavaş yavaş mesleğimiz unutulmaya yüz tutuyor. Eskisi gibi Cilt Kaplama işini yapan kimse kalmadı. Zaten çok fazla Cilt kaplama ustasının olduğu da söylenemez.  Bizim meslektaşlarımız olan matbaacılar kendi çabalarıyla yapıyorlar ama bazı püf noktalarını yapamazlar. Cilt kaplaması yapıldıktan sonra üstündeki yazıların yazılması ciddi bir ustalık ve tecrübe gerektiriyor. Bizim mesleğimiz ustalık isteyen bir meslektir.” diye konuştu.

“Mesleğimiz çok sabır gerektiren bir meslektir.”

Mesleklerinin çok sabır gerektirdiğini ifade eden Özkılınç, “Bize gelen kitaplar genellikle çok kötü bir halde geliyor. Biz o kitabı en aşağı 10 defa inceliyoruz ve elden geçiriyoruz. Daha sonra işleme geçiyoruz. Cilt kaplama işi çok sabır gerektiren bir meslektir. Her şeye rağmen güzel bir meslektir. Kullanılmaz hale gelen ve tanınmaz bir kitabı yeniden kullanılır hale getiriyoruz. Neredeyse ilk hali gibi yepyeni teslim ediyoruz.” dedi.

 “Bu mesleği devam ettirmek istiyorum”

Yetiştirecek genç bulamadığından şikâyet eden Özkılınç, şunları söyledi:

“Zamanın gençleri bu mesleği öğrenmeye yanaşmıyor. Bu mesleği öğretecek gençleri bulamıyoruz. Çocuklar teknolojiye yönelmiş bir durumdalar. Bizim meslek tamamen el emeği olduğu için sıkılıyorlar ve yanaşmak istemiyorlar. Yanımızda çalışan çıraklar en fazla 2 hafta çalışıyorlar. Daha sonra bahanelerle bir daha gelmiyorlar. Şuan ben tek başıma çalışıyorum. Bazen hanımım geliyor, onunla beraber çalışıyoruz. Bu mesleği devam ettirmek için bu işi yapıyoruz. Ne zamana kadar devam ettirebilirsem, götüreceğim. Elimiz ayağımız tuttuğu müddetçe yapacağım.”

“Mesleğe hiç ara vermedim”

Yaklaşık 52 yıldır bu mesleği sürdüren Özkılınç şöyle devam etti: “Mesleğimi çok seviyorum. Kesinlikle hiç bırakmak istemedim. Rahatsızlığımdan dolayı bazen hastanede kaldığım durumlar oldu. Hem kalp rahatsızlığım hem de ayaklarımda rahatsızlık var. Onun dışında kesinlikle işimin başından ayrılmadım. Hatta 1971 den bu yana gezmek için de olsa hiç mesleğe ara vermedim. Bir gencin bu mesleği sahiplenip daha ileriye taşımasını ve yaşatmasını çok isterim.”

Özkılınç yaptığı işin aşamalarını şöyle anlattı: “Genelde Kur’an-ı Kerim ve dini kitaplar ciltlenmek üzere geliyor. Bununla beraber matbaadan basılıp ciltlenme ihtiyacı olan defterler bize geliyor. Bize gelen defterleri düzgün bir şekilde kırıyoruz. Sayfa numaralarını kontrol edildikten sonra fasikül fasikül dikiyoruz. Akabinde sağlı sollu mukavvaları kesilip cilt kaplama işlemine geçiyoruz. Kaplamadan sonra yazıları yazılıp desen veriliyor böylece kullanıma hazır hale geliyor. Tamamen el emeği göz nuru tüm bu işler.”

Özkılınç sözlerini şu şekilde tamamladı: “Cilt maliyetleri çok yüksek değil, aksine çok uygundur. Eskiyen kitaplar daha uzun gitmesi ve güzel görünümü için ciltlenmesi daha iyi olur.”