Aynı anda birçok işi yapmak bir yana, kolayca dikaktimizin dağılması ve kesintiye uğrama alışkanlığımız beynimizi oumsuz etkiliyor.
1990’larda anlık mesajlaşma popüler olduğunda Judi Wineland pek hoşnut değildi. Sohbet pencerelerinin sürekli açılması günlük işlerini zorlaştırıyordu. Ama bu mesajlaşmanın ofisteki diğer çalışanları, özellikle gençleri etkilediği söylenemezdi.
“Bu gençlerin aynı anda birçok işi yaptığını gördükçe acaba bende bir sorun mu var diye merak etmeye başladım” diye yakınıyor ABD’de iki seyahat şirketi işleten Wineland.
Ama aynı anda birçok iş yapamamasının avantajı olduğunu, bu şekilde şirketi daha iyi yönettiğini fark etmişti.
İş günümüz e-posta, cep mesajları, toplantılar, yardıma ihtiyacı olan iş arkadaşları gibi sürekli kesintiye yol açan şeylerle doludur. Birçok şirket açık ofis gibi yöntemlerle bizleri anında gelişen diyaloglar ortamına iter ve aynı anda birçok işi yapmaya teşvik eder.
Fakat birçok araştırmacı aynı anda birçok iş yapmaya çalışmanın verimi düşürdüğünü söylüyor. Bir tek iş üzerinde yoğunlaştığımızda daha fazla iş yapıyoruz.
Çünkü beynimiz bir anda bir iş yapacak şekilde donanımlıdır. Aynı anda birçok işi yaptığımızı düşünsek de aslında böyle olmamakta, beynimiz sürekli bu işler arasında gidip gelmektedir.
Bu ise beyni yormakta, bilişsel becerisini düşürmektedir. 2007’de yapılan bir araştırma, çalışmaların üç dakikada bir e-posta vb. vesilelerle sürekli kesintiye uğradığını ortaya koydu. Bu şekilde kaybedilen zaman, yaratıcılık azalması, hata ve yorgunluk ise 50 bin çalışanı olan bir şirkete yılda 1 milyar dolara mal oluyor.
Texas Üniversitesinde Beyin Sağlığı Merkezi’nin kurucusu Dr Sandra Bond Chapman’a göre, aynı anda birçok işi yapmaya çalışmak yüzeysel düşünmeye, yaratıcılık eksikliğine, hatalara ve gereksiz bilgiyi eleyememeye neden oluyor. Çünkü beyin bir anda birçok iş yapacak şekilde donanımlı değildir ve bunu uzun süre yapmaya çalışmak stresi artırdığı gibi depresyona ve entelektüel kapasitenin azalmasına da yol açıyor.
Yoğunlaşmak için
Dikkat dağıtan etkenleri ortadan kaldırma ve daha fazla iş yapmanın yolları:
Odaklanmayı sağlayacak bir ortam yaratın. Kapısını kapatabileceğiniz bir mekân bulun ve e-posta ve diğer mesaj uyarılarını kapatın.
Toplantı karmaşasından kaçının. Telefon ve diğer cihazları ulaşamayacağınız bir yerde bırakın. Toplantıya sadece kalem, kağıt ve gündem tutanaklarıyla girin.
Zaman alan ve dikkat dağıtan işleri kümeleyin. E-postaları ve sesli mesajları kontrol edip cevaplamak için belli bir saat ayırın ki gün boyunca dikkatinizi dağıtmasın.
İnsanlar size hangi saatlerde ulaşabileceğini bilsin. Kesintiye uğratılmak istemediğiniz zamanları da açıklayın.
Fakat aynı anda birçok iş yapmaya çalışmanın etkili olmadığına dair oldukça fazla veri olsa da eski alışkanlıklar yeni teknolojilerle birleştiğinde birçok işyerinde bu yöntem hakim olmaya devam ediyor.
California Üniversitesi’nden Dr Christine Carter bu yöntemin insanda sürekli meşgul ve üretken olma hissi yarattığı için tercih edildiğini düşünüyor. “Ofiste ne kadar çok zaman harcarsanız o kadar iyi işçisiniz gibi yanlış bir inanç hakim” diyor.
Carter bu inancın kaynağını, fabrika ve ofise giriş-çıkışın kart basma yöntemiyle yapıldığı sanayileşmedöneminin dorukta olduğu günlere bağlıyor. O zamanlar insanlar eve dönünce işle bağlantıları kesilirdi. “Laptop ve e-postanın ortaya çıkmasıyla bu durum alt üst oldu” diyor Carter.
Chapman’a göre ise “teknoloji beynimizi sürekli kesintiye uğramaya alıştırıyor, yeni bir e-posta ya da sosyal medya mesajı geldiğine işaret eden sinyali bekler oluyoruz”. Yani diğer bütün bağımlılıklar gibi, kesintilerin bize zararı olduğunu bildiğimiz halde kafamızı kurcalamaya devam ediyor.
Ancak Carter bile bilmesine rağmen, aşırı çalışma nedeniyle hastaneye düşünceye kadar aynı anda birçok iş yapma çabasına son verememiş.
“Toplum olarak dağınık beyin sendromundan mustaribiz” diyor ‘Singletasking’ (Tek İş Üzerinde Yoğunlaşma) kitabının yazarı Devora Zack. “Hem iş hayatımızda hem özel hayatımızda bu durum yaygın.”
Bu makalenin İngilizce aslını BBC Capital sayfasında okuyabilirsiniz.