Av. Metin, yaşadığımız coğrafyada geçtiğimiz günlerde iki hukuk ihlalinin meydana geldiğini vurguladı. Bunlardan birinin kamuoyunda dezenformasyon yasası olarak bilinen düzenlemeyle Türk Ceza Kanunu’nun 217 A maddesine ekleme yapılarak halka yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu oluşturan maddesiyle ilgili CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuru Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmesi olduğunu söyleyen Av. Metin, “Türkiye Cumhuriyeti yargısının uluslararası sözleşmeleri sürekli ihlal ettiğini her zaman dile getirmekteyiz. Ancak yaşadığımız son süreçte yargı, kendi iç hukukunu da ihlal edecek hale gelmiştir. Anayasa Mahkemesi bu ret kararıyla hem Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ifade özgürlüğünü düzenleyen 26. Maddesini, hem de ulusal hukukun üzerinde kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. Ve 10. Maddelerini açık bir şekilde ihlal etmiştir. Bu kararla hem gazetecilerin üzerindeki yargı baskısının arttırılmasına hem de halkın haber alma hakkının ihlaline neden olmuştur” dedi.

“ANAYASA MAHKEMESİ ÖZGÜR DEĞİLDİR”

“Ancak bizler şunu çok iyi biliyoruz, Anayasa Mahkemesi özgür değildir” diyen Av. Metin, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Yani bu coğrafyadaki yargı sisteminin en üst mahkemesini hatta bir yanıyla da Yüce Divanı oluşturan Anayasa Mahkemesi büyük bir siyasi baskı altındadır. Hatta şunu da çok iyi biliyoruz ki iktidar ve ortağının temsilcileri defalarca Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını dile getirmiş ve getirmeye devam etmektedirler. Akp- Mhp koalisyonu uzun zamandır muhalif sesleri bastırmak için gerek hukuki düzenlemeler ile gerekse de hukuk dışı kararlar ile yargıyı sopa olarak kullanmaktadır. Bugün yargı makamları, güç çatışmalarına da sahne olmaktadır. Yine Anayasa Mahkemesi’nin ne kadar büyük bir baskı altında olduğu Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin bir kararıyla geçtiğimiz günlerde bir kez daha ortaya çıktı. Anayasa Mahkemesi’nin, Hatay Milletvekili Can Atalay’ın yaptığı başvuruyla ilgili olarak hak ihlali kararı vermesinden sonra hem Yerel Mahkeme hem de Yargıtay bu kararı tanımadığını açıklamıştır.”

“BU DURUM TÜRKİYE’DE HUKUK SİSTEMİNİN İŞLEMEDİĞİNİ VE KUVVETLER AYRILIĞININ BİTTİĞİNİN GÖSTERGESİDİR

Av. Metin, AYM’nin ilgili ihlal kararının öncelikle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiş olduğuna değindi ve sözlerine şöyle devam etti:

“Yerel mahkeme, tahliye konusunda karar vermeyerek dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne göndermiştir. Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise tam anlamıyla bir “hukuk darbesine” kalkışmıştır. İlgili kararda daire, Anayasa Mahkemesinin Can Atalay hakkında vermiş olduğu ihlal kararına uyulmamasına, milletvekilliğinin düşürülmesi için TBMM’ye gönderilmesine ve ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına dair karar vermiş ve bu akıl almaz karar ile Türkiye Hukuk tarihine kara bir leke daha eklemişlerdir. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması, Yargının siyasallaşmasının bir eseridir. Bu durum Türkiye’de hukuk sisteminin işlemediğini ve kuvvetler ayrılığının bittiğinin göstergesidir.

Adana Emek ve Demokrasi Güçleri olarak buna karşı tavır alacağımızı Yasama Yürütme Yargı organları arasındaki görev ayrımının sonuna kadar hatırlatacağımızı tüm kamuoyuna bildiriyoruz.