Yüzlerce kişinin katıldığı kutlamada konuşan Türk-İş 4. Böğe Temsilcisi Edip Gülnar, “Son elli yılda tüm dünyada emekçilerin yaşama şartları her sene bir yıl öncekine göre daha da kötüleşti. Zenginle fakir arasındaki fark daha da açıldı. Dünyada geçerli ekonomik sistem her geçen gün yeni bir sarsıntıya, daha fazla krize yol açıyor. Her sektörde, her ülkede bir küresel durgunluğun etkisi yaşanıyor. Bu olumsuz gelişmeler giderek arttı. Önceden yaşanan meseleleri gölgede bıraktı.
covid-19 salgını ile tüm fatura emekçiye çıkarıldı. Hayatımız adeta kabusa döndü” dedi.
TÜM TOPLUM KESİMLERİ AĞIR TAHRİBAT MARUZ KALDI
Türk-İş 4. Bölge Temsilcisi Edip Gülnar, sözlerini şöyle sürdürdü: Salgının kitlesel etkileri yavaş yavaş azalma eğilimi gösterdi. Ama emekçiler için ümit verici gelişmeler yaşanmadı. Tam tersine Şubat ayının sonunda başlayan Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri operasyonu sorunların daha da derinleşmesine neden oldu. Fiyat artışları tedarik maliyetlerini arttırdığından, yeni bir zam dalgası sert bir biçimde geldi. Ekmekten şekere, etten süte, meyve ve sebzeye kadar tüm temel gıda ürünlerine yüzde yüzü aşan zamlar geldi. Zam dalgası sadece gıda ürünleriyle sınırlı kalmadı.
Akaryakıttan doğal gaza, elektrikten suya; ulaşıma, yani tüm temel hizmetlere gelen zamlar durmak bilmedi. Zamlar günden güne, kimi zaman saatten saate geldi. Dün bir olan bugün bir buçuk oldu.
Sabah iki olan akşama iki buçuğa çıktı. Bazı fırsatçı zincir marketlerin de fiyat artışlarına olumsuz yönde katkısı oldu. Bu da ücretli çalışanların emeklilerin geçinme şartlarındaki bozulmanın daha da artmasına yol açtı. Aldığımız ücret zorunlu ihtiyaçlarımıza bile yetmiyor. Eşitsiz, hakkaniyetsiz ve emekçilerin hayatını olumsuz etkileyen ilişkilerin sonuçlarını görüyoruz.
ENFLASYON CANAVARI YİNE HORTLADI
Enflasyon canavarı yine hortladı. Dar ve sabit gelirli milyonlarca emekçinin en büyük düşmanlarından biri olan bu canavar hayatlarımıza adeta karabasan gibi çöktü. Bunun sorumlusu emeğiyle geçinmeye çalışan milyonlarca emekçi değil… Yükselen yaşama maliyetine karşı önlem olarak ücretlerde artış sağlandı. Birçok iş kolunda ücret artışları önceki senelerle karşılaştırıldığında nispeten daha yüksek oldu. Asgari ücret vergi dışı bırakıldı. Ancak bu olumlu gelişmeler yaşadığımız enflasyonun gölgesinde kaldı. Emekçilerin reel ücretleri hızla eridi. Satın alma gücü gerileyen emekçilerin geçinme şartları daha da kötüleşti. Emekçiler sadece ve sadece hayatta kalabilmek için çaba gösterir hale geldi. Resmi verilere bakılırsa yıllık enflasyon yüzde 61’lere çıktı. Biz günlük hayatımızda ödediğimiz fiyatları biliyoruz elimize geçen gelirin büyük bölümü temel harcamalara gidiyor ve yetmiyor. Emekçilerin çok sınırlı bir bölümü, koruyucu şemsiyeleri olan sendikal örgütlülük çatısı altında kendilerini kısmen koruyabildi. Son aylarda daha da artan zam dalgası ve ödediğimiz yüksek faturalar nedeniyle, toplu sözleşmeyle elde ettiğimiz ücret artışları da maalesef anlamını yitirdi. Ücretlerdeki aşınmanın en kısa sürede önlenmesi gerekiyor ve gerekmektedir.
ÖRGÜTLENMENİN ÖNÜ İVEDİLİKLE AÇILMALI
Bu nedenlerden dolayı da yaşanan şartlar altında tek çare sendikal örgütlenmedir kayıt dışı, kuralsız çalışan motorlu kuryelerden, merdiven altı imalathanelerde üretim yapan tekstil işçilerine kadar, farklı işkollarındaki tüm güvencesiz işçiler sendikal örgütlenmenin koruyucu şemsiyesi altına alınmalıdır.
Hem örgütlenme hakkı hem de ücret iyileştirmeler için önemli bir mücadele süreci yaşanıyor.
Kayıt dışı istihdamın, ucuz emeğe dayalı göçmen işçiliğin yakıcı etkileri daha görünür oldu.
Bu gelişmeler sendikaların verdiği örgütlenme mücadelesinin. Ne derece yerinde olduğunu da gözler önüne sermiştir. Sendikal örgütlenmenin güvence, sendikal örgütlenmenin fırtınalı günde emekçinin sığınacağı liman olduğu bir kez daha anlaşıldı. Dünyanın büyük bir bölümünde emekçiler, 1 Mayıs’ı daha da ağırlaşan sorunlarla mücadele ederek karşılamaktadır. Yurdumuzda da durum çok farklı olmadı. Bir yandan işsizlik tehdidi diğer yandan geçim sıkıntısıyla emekçiler bu 1 Mayıs’ı kutluyor.
Yurdumuzun en büyük ve en köklü işçi örgütü Türk-iş başta üyeleri olmak üzere tüm emekçilerin hak ve çıkarlarını koruyup Geliştirmek amacıyla mücadele etmektedir. Emeğin dünyasının en yakıcı mevcut sorunları ve bunlara yönelik çözüm önerileri Türk-iş tarafından her fırsatta ortaya koyulmuş ve koyulmaktadır. Taşeron sorununun sonlandırılması, geçici işçilerin, işçi hak ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi, ücretlerin satın alma gücünün korunması, asgari ücretin artırılması,
Vergide adalet sağlanması Çalışma mevzuatının iyileştirilmesi ve benzeri birçok alanda hep birlikte mücadele ediyoruz. Kadına şiddetin önlenmesinde, doğanın korunmasına her alanda sendikalar faaliyetleriyle var olmaya devam etmektedir. Sendikaların temel mücadelesi ekmek, barış, özgürlük içindir. Sendikaların mücadelesi ve başarısı, dünyadaki tüm emekçilerin yararına olacaktır.
Türk-iş 70 yıllık geçmişinden aldığı güçle işçilerin, mağdurun ve mazlumun yanında olma sorumluluğunu yerine getirmeye devam ediyor ve sonuna kadar da devam edecektir. Türkiye’de Türk-İş var !”