Programın açılışında konuşan Bal Tanıtım Derneği Başkanı Hasan Özkan, coğrafi konumu, iklimi ve bitki örtüsü nedeniyle Adana’nın arıcılık merkezlerinden biri haline geldiğini söyledi. Narenciye bahçelerinin çokluğu kenti arıcılıkta daha da önemli bir konuma getirdiğini belirten Özkan, birçok bölgeden arıcıların kışlamak için Çukurova’ gelerek, sezonun ilk ürünü ve C vitamini kaynağı narenciye balını hasat ettikten sonra memleketlerine döndüğünü kaydetti. Bu özel konumundan dolayı ilde arıcılık sanayi ve bal ticaretinin de geliştiğinin altını çizen Özkan, “Adana’da 3 petek fabrikası, 9 bal ambalaj tesisi bulunuyor. İmamoğlu ilçesinde 50’ye yakın arı kovanı atölyesi mevcut. Türkiye’deki toplam bal ve arı ürünleri ticaretinin önemli bir kısmı bölgemizde yapılmaktadır.” dedi.
Arıların ürettikleri balın piyasa değerinden çok daha fazla bir katkıyı bitkileri dölleyerek sunduğunu anlatan Özkan, “Bir taraftan çiçeklerden nektar toplarken, diğer yandan polenleri çiçekten çiçeğe taşıyarak ürün verimliliğini ve kalitesini yüzde 15 ile 30 arasında değişen oranlarda artırmaktadır. Arıcılığın tarım sanayimize yıllık katkısının 5 milyar dolar seviyesinde olduğu hesaplanmaktadır. Arısız ve arıcısız bir tarım düşünülemez. Bunun yanında bal ve arı ürünlerini tüketmenin sağlığımıza kattığı değeri hesaplamak mümkün değil.” diye konuştu.
Adana Vali Yardımcısı Durmuş Gençer ise Türkiye’nin dünyada arı varlığı bakımından 2., üretim açısından 4’üncü sırada yer aldığını bildirdi. Adana’nın ülke bal üretiminde 3’üncü sırada yer aldığına dikkat çeken Gençer, yıllık üretilen yaklaşık 100 bin ton balın 10 bin tonunun burada elde edildiğini dile getirdi. Kentin narenciye balını markaları arasına katmasının önemi üzerinde duran Gençer, “Arı olmazsa dünya aç kalır, diye bir söz var. Arının varlığı döllenme ve tozlanmaya ile tarıma ve ekonomiye katkısı çok büyüktür.” ifadelerini kullandı.