80’li yıllar, yani mesleğe başladığım ilk dönemlerde (daha önceleri de kutlanıyordu) 10 Ocak tarihi ”Çalışan Gazeteciler Bayramı” idi. Mesleki örgütlerimiz “balo”lar organize eder, eğlenceler düzenler, yaş almışlarla gençleri kaynaştırırdı. Her cemiyet kendi organizasyonunda Türkiye’nin en ünlü sanatçısını geceye getirirdi.
Siyasetçiler, bürokratlar, işadamları “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı” kutlamalarına katılmak için can atardı. Yıl içerisinde düzenlenen “Basın Özendirme Yarışması” ödülleri de o akşam dağıtılırdı.
Özetle “10 Ocak”lar basın mensupları için gurur ve onur günüydü.
Zamanla tüm önemli değerlerimiz gibi “10 Ocak”ın da içi boşaltıldı. Mesleki örgüt yöneticilerinin Atatürk Anıtı’na çelenk koymaktan başka anlamı kalmadı. “Medya” kavramı ortaya atıldı. “Yandaş”, “Candaş”, “Yoldaş”lar icat edildi. Gazeteciler ayrıştırıldı. Birlik/beraberlik tarihe gömüldü. Bundan “10 Ocak”ta nasibini aldı.
Bizlere sadece “Çalışan Gazeteciler Günü” bırakıldı. 20 yıl, 30 yıl önce Adana’daki yerel gazete ve yerel televizyonlarda “Haber Merkezi”, “Spor Servisi” vardı. Buralarda onlarca muhabir, muhasebeci, reklamcı, çaycı, çalışır evlerine “ekmek” götürürdü.
Ya şimdi; HEPSİ ANILARDA saklandı.
Bu yazdıklarım, dünden-bugüne olmadı. Planlandı, projelendi ve uygulandı.
“Dünden-bugüne” dedim de… “Bugünden-yarına” ne olacak onu kestiremiyor, tüm emekçi arkadaşlarımın gününü kutluyorum…